14.6 C
Ankara

Kürtçe üzerindeki yasaklı zihniyet devam ediyor

-

PAYLAŞ:

Hamdiye Çiftçi Öksüz

Bölge illerinde birçok Kürt yazar, siyasetçi ve sosyolog iktidarın Kürtçe üzerinde uyguladığı yasaklı politikasına tepki göstererek, Kürtçe üzerindeki yasaklı zihniyetin hala devam ettiğini söyledi.

Kürt dili üzerindeki yasaklar ve baskılar hayatın her alanında kendini gösteriyor. Kürtçe yayın yapan veya şarkı söyleyen birçok kişi tutuklandı. Kürtçe eğitim veren okullar, kreşler kapatıldı, Kürtçe yayın yapan televizyon ve radyolar ile Kürtçe çıkan gazetelerin kapılarına mühür vuruldu, mallarına el konuldu.

Bu yasakların temelinde ise Kürtçe’nin anadil olarak kabul görülmemesi var. Kürtçe, konuşmalarda ve yazışmalarda ise, “Bilinmeyen dil” olarak kayıtlara geçiriliyor.

Yine Van, Hakkari, Diyarbakır, Iğdır ve Mardin belediyelerindeki Kürtçe kreşler başta olmak üzere Kürt dili üzerinde çalışma yapan kurumlar kapatıldı, çalışanlar işlerinden çıkartıldı.

Kürtçe üzerinde uygulanan yasaklara ilişkin yazar ve siyasetçilerle konuştuk.

YILLARCA ‘KÜRT YOK’ YALANINA SARILDILAR

Yazar İkram İşler, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden beri Kürt ve Kürtçe karşıtı politikalar yürüttüğünü belirterek, Kürtlerin uyanmasına neden olacak hiç bir oluşuma fırsat verilmemeye çalışıldığını söyledi.

Devletin, Kürtlerin var olduklarını hissettirecek dil, inanç, kültür gibi öğelerini unutturmak için ellerinden gelen ne varsa yaptığını söyleyen İşler, yıllarca “Kürt yok” yalanına sarıldıklarını vurguladı.

Yasakçı zihniyetin kuşkusuz en pervasızca olanlarından birinin, vatandaş için “Türkçe konuş” kampanyası olduğunu dile getiren İşler, “Tek devlet, tek millet, kavramlarıyla birlikte gelen inkılâpların yarattığı aşırı baskılar ve asimilasyon yasakları köylüleri çok zor durumlarda bırakıyordu. Örneğin: ‘Artık bundan sonra Türkçenin dışında bir dil konuşulmayacak’ uygulaması, kendi dilinden başka bir dil bilmeyen bir insan için hayat ile bütün bağların kopması anlamına geliyordu. Eğer konuşulması istenen bir dili, bu yasaklarla muhatap olanlar biliyorsa, o zaman problem bu kadar büyümeyebilirdi. Kürtler, kendi dilleri olan Kürtçe’den başka bir dil bilmezlerdi. Bildiğiniz tek dil ile konuşmanız yasaklanırsa ne yapabilirsiniz?. Hiç bilmediğiniz bir dil ile konuşmadığınız için her gün ceza alıyor ve dayak yiyorsanız, yapmanız gereken en onurluca tutum bu durumu kabul etmemektir. Yoksa sadece el kol hareketleriyle bir dolu problemi anlamak veya anlatmak mümkün olamaz. Bildiğiniz tek dilin yasaklanması, kişiliğinizin, düşüncelerinizin, duygularınızın, inançlarınızın, kısaca sizin yok olmanız anlamına gelir. Dünyada hiç bir toplumun karşı karşıya kalmadığı böyle bir durum, Kürtlerin başına gelmiştir. Dil yasağı Kızıl katliamlardan çok daha barbarca bir tutumdur” dedi.

‘KÜRT DİLİ ÜZERİNDE FAŞİZAN BİR UYGULAMA YARATTILAR’

“Vatandaş Türkçe konuş!” kampanyasının, Kürtlerin üzerinde tam bir faşizm etkisi yarattığını ifade eden İşler, şunları söyledi: “Türkiye hiçbir zaman bu uygulamalardan geri durmamıştır. Kürtlerin aşağılanması, Türklüğün yüceltilmesi bir başka faşizan uygulamadır. Bu konuda bir dolu örnek bulunmaktadır. ‘Kürt ne bilir bayramı fır fır içer ayranı’, ‘Kürt’ten olsa evliya, koma gelsin avluya’ sözleri bir zamanlar yüzümüze okundu. Daha sonra dünyaya ilk bayramını Kürtlerin armağan ettiğini, Türkiye’deki bütün önemli düşünürlerin Kürtler olduğunu öğrenecektik. Örneğin Fatih Sultan Mehmet’in akıl hocası Molla Gurani’nin, Türkçülüğün kurucusu Ziya Gökalp’ın, Ümmetçi düşüncenin babası Bediüzzaman’ın, Türk islam düşünürü Ahmet Arvas’inin ve adını burada sayamadığımız daha binlerce düşünürün, bilim insanının aslında Kürt olduklarını sonradan öğrenecektik. ‘Avluya koyma’ dedikleri insanların kendilerine ne kadar yarar sağladıklarını bilmeyecek kadar cahil olan bir güruhun yanında aynı zamanda devlet politikası olan bu uygulamaları saymakla bitiremiyoruz.”

‘KÜRT DİLİ, DEVLETİN YASAKLARINA MARUZ KALDI’

Kürt Siyasetçi Hamdullah Kumlu ise doğadaki her canlının kendini ifade edebildiği ve diğer canlılardan farklı olarak yer edinebildiği, yaşamın temel öğelerinden birinin de dil olduğunu söyledi.

“Diğer tüm canlılarda ifade etme biçimi olarak karşımıza çıkan dil toplumsal bir varlık olan insanda ise bir kimlik olarak karşımıza çıkar” diyen Kumlu şunları ifade etti: “Dünyada yapılan araştırmalara göre 7 bin 111 dil konuşulurken, maruz kalınan politikalar nedeniyle de onlarca dil yok olmayla karşı karşıyadır. Bunlardan biri de Kürçe’dir. Kürt dili, kültürü üzerindeki asimilasyon politikaları ile yüzyıllardır inkar edilen, Kürt varlığından dolayı dilimiz kamusal alanda devlet yasaklarına maruz kalıyor. “

Kumlu, Kürt diline yönelik direkt ve çeşitli asimilasyon politikaları ile saldırı ve yok etme girişimlerinin her zaman yapıldığını belirterek, bu yok etme politikalarına karşı tüm Kürt partilerin, Kürt dili ve kültürü noktasında ortak hareket ettiklerinde bir sonuca ulaşabileceğini vurguladı.

‘ANADİLİMİZE SAHİP ÇIKALIM’

Sosyolog ve ekonomist Latif Yiğit, son dönemlerde Kürtçe’ye dair gazete, kitap, görsel ve duysal yayınların teker teker yasaklandığını, dernekler ve TV kanallarının kapatıldığını söyledi.

Yiğit, anadilde eğitimin hak olduğu evrensel yasa ve normları tümden reddeden, ama yurt dışına çıktıklarında en ufak bir Türk azınlığın bulunduğu yerde bunu karşı hükümetlerden talep edenlerin, Türkiye’de ise dil üzerindeki baskıları daha da artırdığını vurguladı.

Bu durumda kısıtlı imkanlarla da olsa dil için çalışma yapan kurum, kuruluş ve STK’ların çabalarının kıymetli olduğunu, ama tek başına yeterli olmadığını ifade eden Yiğit, şöyle konuştu: “Bütün yaşanmışlıklar ve verilen bedeller hep dilini özgürce yaşamak isteyen bir halkın haklı mücadelesidir. Bugünlerde daha çok mücadele, daha çok dil üzerine çalışma yapmak dururken aksine Kürtler gün geçtikçe dilini konuşmamakta. Kürt mücadelesinde yer alan sözüm ona demokrat ve yurtsever kesimler bile çocukları ile Kürtçe konuşmamaktadır. Bu tespiti yapmak üzse de maalesef ki böyle giderse Kürtçe konuşan son jenerasyon olabiliriz. Sonuç olarak baskılar hep oldu, bu devlet aklı olduğu sürece iktidarlar değişir ama Kürde olan tahammülsüzlük devam eder. Bu dayanakların ışığında herkesin, her alanda dilini sahip çıkıp, fazla değil sadece konuşması yeterli olacaktır.”

━ diğer haberler

Memurlar.net’e kayyum atandı!

Her gün milyonlarca kamu personelinin ziyaret ettiği memurlar.net isimli internet sitesine, iki ortak arasındaki anlaşmazlık ve şirket hesaplarıyla ilgili usulsüzlük iddiaları nedeniyle kayyum atandı. Ankara...

MEB’nı Özer’e Dersim’de öğrencilere ajanlaştırma baskıları soruldu

Munzur Üniversitesi’nde okuyan öğrenciler İnsan Hakları Derneği Dersim Şubesi’nde kolluk güçlerinin ajanlık dayatmalarına karşı basın açıklaması yaparak aşağılayıcı ve onur kırıcı uygulamaların sonlandırılmasını istediler. HDP Tunceli Milletvekili Alican Önlü konuyu Meclis gündemine taşıyarak, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer'e sordu.

Gazeteci Candemir’e Müzeyyen Senar davası:

"6-7 Eylül olaylarında Muzeyyen Senar vardı" diyen Gazeteci Oktay Candemir hakkında "Şahsın Aziz hatırasına hakaret" suçlamasıyla soruşturma başlatıldı. Candemir, soruşturma kapsamında emniyette ifade verdi.

10 Ekim’de katledilenler anıldı

Ankara Gar Katliamı’nda yaşamını yitiren 104 kişi için yapılan anmada, “İsyanımızı ve öfkemizi büyüterek burada olacağız” mesajı verildi.

6 yaşında ‘evlendirilen’ H.K.G.’nin ifadesi çıktı

6 yaşında 'evlendirilen'.' ifadesinde, "Çocukların evlenmesi normal sanıyordum; Wattpad'den tanıştığım bir abla, 'devlet seni korur' dedi, kaçtım" dediği ortaya çıktı. H.K.G evlendirildiği kişi ile ilgili de şunları söyledi: "Kadir İstekli, evlendiğimizi söyledi, 'bu oyun kimseye söylenmez' dedi"