8.8 C
Ankara

Gazeteciler Cemiyeti hazırladı: İşte 2021’in basın ihlalleri

-

PAYLAŞ:

Türkiye, 2021 yılında demokratik, sosyal ve hukuk devleti ilkelerine aykırı gelişmelere sahne olmasıyla uluslararası arenada da bir parçası olmayı hedeflediği Avrupa Birliği’nden uzaklaştığı görüşüyle gündemde olduğuna vurgu yapılan raporda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de açıkladığı rakamlara göre Türkiye’nin hak ihlallerinde ikinci sırada olduğunu anımsatıldı.

Yıl boyunca tüm dünyada olduğu gibi Covid-19 virüsü kaynaklı salgın süreci devam ederken, Türkiye’de virüs bulaşıcılığının pek çok etkinlikte, hükümet/devlet tarafından yasaklama gerekçesine dönüştüğü belirtildi. Buna karşın, “Yıl içerisinde aşı karşıtlarınca yapılan eylemlere müdahale edilmemesi yanı sıra iktidarca kalabalıkları ağırlayan etkinlikler yapılması da sıklıkla ‘Virüs kişi ve mekan mı seçiyor?’ sorusuyla tartışmalara neden oldu” denildi.

Raporda, 2021 yılında ay ay yaşananlar şöyle derlendi:

 

2121 OCAK:

AKP’den ayrılanlarca kurulmuş olan Gelecek Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ ile eş zamanlı olarak Yeniçağ Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu’nun Ankara’da evleri önünde yaşadıkları saldırı gibi hedef alan şiddet olayları yaşandı. Gazeteciler Cemiyeti, saldırganların cezasız kalmalarının bu tür olayları teşvik eder nitelikte olduğunu vurguladı.

 

2021 ŞUBAT:

Önce Erdoğan’ın “Yeni bir anayasayı tartışma vakti geldi” diyerek gündemi oluşturması sonrasında Gara Operasyonu’nda 16 şehit verilmesiyle Türkiye’de siyasi tansiyon ve tartışmalar alevlendi. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği hak ihlali kararları ve bu kararlara hem siyasi zeminde hem de ilk derece mahkemelerinde gösterilen direnç, tartışmaları yoğunlaştırdı.

Muhalefet partileri, Erdoğan’ın Anayasa değişikliği tartışmasını ekonomide, Covid-19 salgınının da etkisi nedeniyle ağırlaşan ekonomik sorunların gölgelenmesi ve gündem değiştirme girişimi olarak değerlendirdi. İktidardaki AKP (289) ve ortağı Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) (48) oy sayısının halk oyuna sunulmadan (367) Anayasa değişikliği için yetersiz oluşu, TBMM’de izlenilecek süreci tartışmaya açtı. Bu arada Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) istifalar nedeniyle artan bağımsız milletvekili sayısı, “iktidarın sayı artırma hedefine mi dönük?” sorularını gündeme getirdi. Muhalefet, “başarısız” olarak yorumladığı Gara Operasyonu öncesinde, Erdoğan’ın kamuoyuna “müjde vereceğim” yönündeki açıklamasını da “davul, zurnayla askeri operasyon düzenlenmez” gibi ifadelerle sert biçimde eleştirdi.

Cumhur İttifakı’yla iktidar ortağı konumundaki MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Anayasa Mahkemesi’ni CHP’li Enis Berberoğlu’na ilişkin “hak ihlali” kararı ile ilgili olarak bir kez daha hedefe aldı. Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Aslan ise, “idari ve yargısal makamlar, Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamakla yükümlüdür. Bu mutlak yükümlülük esasen Anayasa’nın öngördüğü hukuk düzeninin ve hukuk devleti olmanın bir gereğidir” açıklamasını yaptı.

AYM’nin ikinci kez hak ihlali kararı aldığı Berberoğlu, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bu kez hapis cezası hükmünde direnmemesi ve yeniden yargılama kararı almasıyla milletvekilliğine geri döndü. Sekiz ay önce 4 Haziran 2020’de milletvekilliği düşürülmüş olan Berberoğlu’nun hakkındaki yeniden yargılama fezlekesinin TBMM Genel Kurulu’nda okunmasıyla İstanbul Milletvekili olması, ilk kez seçim dışı şekilde milletvekilliğine dönüş olarak tarihe geçti.

 

2021 MART:

Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı alması ön plana çıktı. Kadın hakları açısından güvence niteliğindeki sözleşmeden çekilme kararı, geniş kitlelerde tepki yaratırken, Erdoğan’ın tek imzasıyla Resmi Gazete’de yayınlanmış oluşu da, hem Anayasa hem TBMM’nin yetki gaspı iddiası ve hükümet sistemi üzerindeki tartışmaları derinleştirdi. Bu gelişme Türkiye’nin demokraside ve insan haklarında geldiği nokta üzerinde iç ve dış kamuoyunda endişeleri artırdı.

Mart’ta ayrıca 31 Ocak 2007’de Agos Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesiyle ilgili dokuz yıldır süren davada karar açıklandı. İki eski emniyet müdürü hakkında müebbet, diğer sanıklara ağırlaştırılmış ve süreli hapis cezaları verildi. Bu karar öncesinde AYM, Dink’in öldürülmesiyle ilgili dava sürecinde tutuklu yargılanan Fox TV’nin eski Haber Müdürü Ercan Gün’ün “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı” ile “ifade ve basın özgürlüğü hakkı” ile ilgili bireysel başvurusunda ihlal olmadığına karar verdi.

İrfan Fidan’ın teamüllere aykırı biçimde atanmasıyla AYM’de Erdoğan’ın atadığı üye sayısı mutlak çoğunluğu oluşturdu. Bu durum özellikle hak ve özgürlükler ile ilgili ileride verilecek kararlar konusunda endişe yarattı. Ardından AYM, Anadolu Kültür A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala’nın da tutuklanmasının hukuki olmadığı ve makul süreyi aştığı iddialarına yönelik bireysel başvuruda “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine” karar verdi.

HDP için kapatma talepli iddianame hazırlanması ve bunun MHP’nin kongresi öncesinde açıklanması da Mart’ın ağırlıklı konusuydu. Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısının hemen ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın inceleme başlatarak iddianamesini iki hafta içerisinde Anayasa Mahkemesi’ne sunduğu görüldü. Ancak Anayasa Mahkemesi iddianameyi usul yönünden eksik bularak ay sonunda başsavcılığa iade etti.

Salgın gerekçesiyle her türlü toplumsal etkinlik yasaklamaları ülke genelinde valilikler kanalıyla sürerken, farklı alanlarda hak arama mücadelesi de yaygınlaştı. Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversitesi’ne AKP’li Prof. Dr. Melih Bulu’yu rektör atamasına karşı öğrenci ve akademisyen protestoları devam etti. Öğrenciler hakkında tutuklama veya ev hapsi cezaları getiren yargılama kararları da tepkiyle karşılandı. İstanbul Sözleşmesi kararı protestoları gibi toplumsal etkinliklere polis müdahalesi, ifade özgürlüğü bakımından sorun olmayı sürdürdü.

 

2021 NİSAN:

Anayasa Mahkemesi’nin ifade ve basın özgürlükleri lehine tutumunu hedef alan siyasi polemiklere sahne olmayı sürdürdü. AYM, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kapatılmasını öngören iddianameyi suçlamalarla ilgili yeterli bilgi, delil sunulmaması ve suçlananların kimlik bilgilerindeki eksiklikler nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na iade etti. HDP’nin kapatılması görüşünü gündeme taşıyan, iktidarı koşulsuz destekleyen MHP Lideri Devlet Bahçeli, bu karara tepki gösterdi ve AYM’yi Cumhurbaşkanlığı sisteminde yeri olmadığı iddiasıyla eleştirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, kadına yönelik şiddeti önleme amaçlı İstanbul Sözleşmesi’nden 20 Mart’ta Türkiye Cumhuriyeti’nin imzasını geri çekmesine ilişkin tartışmalar devam etti. Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi’nden Erdoğan’a kararı gözden geçirmesi çağrıları geldi. Ülke içerisinde ise Erdoğan’ın tek imzayla Türkiye’yi uluslararası sözleşmelerden çıkarabileceği endişesi öne çıktı. TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Montrö Sözleşmesi örneğiyle Erdoğan’ın isterse benzer adımlar atabileceğini savundu. Ardından Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) emekli 104 amiral yazılı bir bildiriyle Türkiye’nin egemenlik hakları açısından böyle bir adım atılamayacağını dile getirdi. Montrö Sözleşmesi’nin Lozan Barış Antlaşması’nı tamamlayıcı diplomatik bir zafer olduğunu vurgulayan bu bildiride, bir tarikat tekkesinde üniforması üzerinde cübbe, sarıkla görüntülenen

Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı örneğiyle TSK’nın içinde cemaatleşme eleştirildi.

Kurdoğlu cemaati üyesi olduğu iddia edilen aktif görevdeki Tuğamiral Sarı hakkında sadece soruşturma açılırken; Montrö’yle ilgili bildiri gerekçesiyle imzası olan 10 emekli amiral günlerce gözaltında tutuldu, elektronik kelepçeye maruz bırakıldı. Ardından aralarında T

ürkiye Emekli Subaylar Derneği (

TESUD

) Genel Başkanı Emekli Tuğgeneral Namık

Kemal

Çalışkan’ın olduğu altı emekli subayın

evine

operasyon düzenlendi.

Bu süreç başlangıcında emekli subayları Erdoğan, Bahçeli ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, “hesap verme” ve “bedel ödeme” gibi ifadelerle suçladı.

 

2021 MAYIS:

Organize suç örgütü hükümlüsü Sedat Peker’in iddiaları oluşturdu. Hakkındaki suçlamalar nedeniyle 1.5 yıl önce yurt dışına çıkmak zorunda kalan Sedat Peker, ilk açıklamalarını İstanbul’da çocukları ve eşinin yaşadığı evin polis baskınına uğraması gerekçesiyle başlattı. Peker’in YouTube üzerinden yayınlanan ortalama bir saatlik videoları milyonlarca kişi tarafından izlendi. Peker, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu başta olmak üzere çeşitli gazeteciler ve iş adamlarına yolsuzluk ve usulsüzlüklere karıştıkları ithamlarında bulundu. Peker’in iddiaları sonrasında Kıbrıs’ta suikaste kurban giden gazeteci Kutlu Adalı dosyası yeniden açılırken, İçişleri Bakanı Soylu iki kez açıklama yaparak, bu iddiaları reddetti. Adı geçen gazeteciler işlerinden ve cemiyet üyeliklerinden uzaklaştırıldı.

Haziran ayında siyaset-medya-mafya üçgeninde yolsuzluk, usulsüzlük, maddi çıkar tartışmalarına sahne olurken,polislerin gazetecilere dönük davranışlarında yeni bir boyut yaşandı. 26 Haziran’da Beyoğlu’nda düzenlenen Onur Yürüyüşünde AFP muhabiri Bülent Kılıç polisin yaşamını tehlikeye sokacak şiddetine maruz kaldı.

 

2021 HAZİRAN: O

rganize suç örgütü hükümlüsü Sedat Peker’in iddiaları gündemdeki yerini korudu. Muhalefet partilerinin konuya ilişkin araştırma önergeleri TBMM’de AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Veyis Ateş’in Habertürk TV ana haber sunuculuğundan uzaklaştırılması ile sonuçlanan medya sektöründe tartışmalı ilişkilere tepkiler giderek büyüdü. Sedat Peker’in, 20 yıl önce KKTC’de suikaste kurban giden gazeteci Kutlu Adalı’nın ölümünde parmağı olduğunu iddia ettiği isimler için KKTC’de dosya yeniden açılırken, Türkiye’de adli mekanizma harekete geçmedi, yolsuzluk, rüşvet, mülkiyet gaspı gibi iddialarla ilgili de yargıdan herhangi bir adım atılmadı. Medya sektörü “kirli ilişkiler” çerçevesindeki iddialara, belgelere, bilgilere benzeri görülmemiş biçimde yoğunlaştı.

 

2021 TEMMUZ:

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un gündeme getirdiği bazı medya kuruluşlarına sağlanan yabancı fonlar tartışıldı. Basın kuruluşlarının karşı karşıya olduğu ekonomik zorluklar ve iktidarın yandaş medyaya sağladığı geniş olanaklar göz ardı edilirken konunun gündeme getirilmesine meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütleri tepki gösterdi.

Ayın son haftasında ise Ege ve Akdeniz bölgesi ormanlarında kaygı verici yangınlar başladı.

Temmuz’da kamu yayıncılığı açısından önemli bir gelişme TRT’de yaşandı. TRT Yönetim Kurulu Başkanlığı ve TRT Genel Müdürlüğü’nün birbirinden ayrılmasını öngören kararname yapılan atamalar tartışma yarattı. TRT Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürlüğüne Mehmet Zahid Sobacı, Yönetim Kurulu Başkanlığına Ahmet Albayrak atandı. TRT Yönetim Kurulu üye sayısı ise yediden dokuza çıkarıldı. Yeni yönetim kurulunda, “Ahmet Albayrak, Mehmet Zahid Sobacı, Atakan Yılmaz, Hilal Kaplan Öğüt, Meryem İlayda Atlas Çetin, Mücahid Eker, Oğuz Göksu, Oğuzhan Bilgin, Veysel Kurt” yer aldı. Bilgin’in, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in oğlu olması ve Hilal Kaplan Öğüt’ün ise “FETÖ” ve “Pelikan” bağlantıları ve iktidar yanlısı gazeteci olarak tanınması TRT’nin özerkliği ve bağımsızlığı tartışmalarını yeniden gündeme getirdi.

Sosyal medya paylaşımı nedeniyle hüküm giyen ve cezaevine konulan HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu, Anayasa Mahkemesi’nin “siyasi faaliyette bulunma” ve “ifade özgürlüğü” haklarının ihlal edildiğine oybirliğiyle karar vermesi üzerine serbest bırakılarak Kocaeli Milletvekilliği’ne geri döndü. Gergerlioğlu, CHP’li Enis Berberoğlu vakasının ardından milletvekilliği düşürüldükten sonra TBMM’de fezleke okunmasıyla vekilliğe geri dönüşü yapılan ikinci kişi oldu.

Boğaziçi Üniversitesi’ne atandıktan sonra, üyeler ve öğrenciler tarafından aylardır protesto edilen Prof. Dr. Melih Bulu Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle görevden alındı ancak yerine vekaleten atanan Prof. Dr. Naci İnci, protestolara katıldıkları için bazı akademisyenlere yönelik göreve son verme işlemlerini sürdürdü. Üniversitedeki protestolarda haklarındaki soruşturmalar gerekçesiyle adli kontrol şartı getirilmiş bazı öğrenciler, yurt dışında başvurdukları eğitim programlarından kabul almalarına rağmen gidemediklerini duyurdular. Temmuz ayında AİHM ise, “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza attıkları için KHK ile ihraç edilen 81 Barış Akademisyeninin başvurusuna ilişkin Türkiye’den savunma istedi.

 

2021 AĞUSTOS:

Ege’de başlayıp Akdeniz’de de yaygınlaşan yangın felaketinde binlerce hektarlık orman alanını ve habitatındaki sayısız canlıyı yitirdi. Yangınlara, tedbirsiz, hazırlıksız ve mücadele altyapısındaki yetersizlikle yakalanan ülkede kamuoyu, bütün bu yetkileri üstünde bulunduran Tarım ve Orman Bakanlığı’nı hedefe oturttu. Bakanlığın “uçak tedariki”nde eksik kalışı basında aktif biçimde tartışılırken, bu durum AKP hükümetinin basın ve ifade özgürlüğünü zedeleyen yaklaşımlarına da gerekçe oluşturdu. Antalya’nın Manavgat ilçesini köyleriyle birlikte yok olmanın eşiğine getiren, Muğla’nın Kızılçam ormanlarını kömürleştiren yangınlar sürerken, Türkiye, Karadeniz bölgesinde ciddi can kayıplarına yol açan sel felaketiyle de karşı karşıya kaldı.

Orman yangınları ve seller, “insan hatasının” da eklendiği süreçte hem halkın hem de ülke yönetiminin önüne Ağustos ayı sonunda manevi kayıplar yanında ağır bir ekonomik fatura koydu. Bu faturanın basın ve ifade özgürlüğü zemininde şeffaf biçimde tartışılması ve sorumluların öz eleştiride bulunması beklenirken AKP iktidarı, her türlü soru ve eleştiriye kapalı bir tutum sergiledi. Aynı dönemde muhalefet partileri dahi siyasi engellemelere maruz bırakıldı.

Orman yangıları ve sel felaketleri karşısındaki yetersizlikler için, sosyal medyada iktidar eleştirileri gündemdeyken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sosyal medyayı yeniden düzenleyecek önlemler alınacağını açıkladı. İktidar sözcüleri, art arda yaptıkları açıklamalarla, bu önlemlerin sosyal medyada yalan haber ve dezenformasyonu önleme amacına dönük olduğunu savundular. TBMM gündemine AKP tarafından getirilecek yeni yasal düzenlemeler tartışmasına katılan muhalefet cephesi ise, bu değişiklikle aslında, zaten var olan ifade ve basın özgürlüğü ihlallerini daha da ağırlaştıracak yeni sansür mekanizmalarının hedeflendiğini ileri sürdü.

 

2021 EYLÜL:

Basın ve ifade özgürlüğü açısından yabancı medya ile yurt dışı kaynaklı çeşitli desteklerden yararlanan kuruluşları hedefleyen yasa hazırlığı ön plandaydı. Yazın yaşanan orman yangınları ve sel felaketlerinin yol açtığı yoğun eleştirilere maruz kalan AKP iktidarı sözcüleri, bu hazırlığı “sosyal medyada dezenformasyon ve yalan haber yayılımını önlemek” diye tanıtırken, basın örgütleri, gazetecilik mesleğini hedef alan yasal düzenleme girişimine tepki gösterdiler. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin tepkisini “yalansa haber olmaz, haber ise yalan olmaz” diye dile getirdi.

Anayasa Mahkemesi’nin basın ve ifade özgürlüğü lehine kararları olumlu gelişmeler olarak kayda geçti. Ancak AYM’nin “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasıyla karşılaşan siyasetçileri bir ölçüde rahatlatacak kararlarına rağmen Erdoğan’ın avukatları, çok sayıda dava açmayı sürdürdüler. Adli makamların da, AYM’nin soruşturma süreçlerinde özgürlükleri genişletici eğilimine uymadıkları gözlendi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Türkiye’yi bağlayan “özgürlük yanlısı” kararlarına, yerel yargı makamlarının da olumlu yaklaşmadığı görüldü.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 98’inci yıldönümünün kutlandığı Ekim ayında basın ve ifade özgürlüğüne ilişkin olumsuz gelişmeler sürdü. Anıtkabir’deki resmi törene bazı medya kuruluşları alınmadı. Tören sonrası Anıtkabir halk ziyaretine açıldığında bütün basın mensupları dışarı çıkarılarak, halkın Ata’sıyla buluşma görüntülerinin ulusal ve uluslararası kamuoyuyla paylaşılması engellendi.

2021 EKİM: Demirören Holding’in Doğan Medya Grubu’nu kamu bankalarından sağlanan 916 milyon dolar krediyle satın alması yeniden gündeme geldi. Aydın Doğan’ın medya sektöründen tümüyle çekilmesi ile sonuçlanan bu satış, AKP hükümetinin Türkiye’de ana akım medyada iktidarı destekleyici yayıncılıkta ezici çoğunluk oranına ulaşılmasını sağlamıştı. Reuters Haber Ajansı, ayın başında medya kuruluşlarını satın almak için Ziraat Bankası’ndan alınan 800 milyon dolarlık krediyi henüz geri ödeyemediğini kaydettiği Demirören Holding’in borçlarını ödemekte zorlandığı ve kredilerini yapılandırdığı iddiasını gündeme taşıdı. Banka borçlarının iki milyar doları aştığı yolundaki habere karşılık, Demirören Holding, Reuters’a “haber kaynaklarını açıklama” çağrısı yaptı ve savcılığa suç duyurusunda bulundu. Medya sektöründe en büyük gruplardan biri olan Demirören Holding’in gazetecilik meslek ilkelerine aykırı şekilde haber ajansına kaynaklarını açıklama baskısı eleştirilere konu oldu.

 

2021 KASIM:

Gündemi ekonomideki olumsuz süreç şekillendirirken, Erdoğan ile hükümetini eleştiren haber ve açıklamaları engelleme çabası da devam etti.

Merkez Bankası’nın Ekim ayı ardından yeniden faiz indirimi kararı almasıyla birlikte ABD Doları başta olmak üzere yabancı para birimleri Türk Lirası karşısında hızla değer kazandı. Özellikle ABD Doları ve Euro kurlarındaki artış Türkiye’nin ithalat maliyetlerine yansıdı, dolayısıyla yerli üretimde de fiyat artışları yaşandı. Bu durum ithal ürünler (kağıt ve mürekkep başta olmak üzere) dolayısıyla yerel basın kuruluşları ve yayıncılık sektörünü sıkıntıya soktu. ABD Doları’nın Kasım ayı sonunda 12 Türk Lirası’nı aştığı günlerde üç yıl önce benzer süreçteki kur artışlarını eleştiren gazetecilerin davası da gündemdeydi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) şikayetiyle açılan ve aralarında Orhan Aydın, Mustafa Sönmez, Sedef Kabaş, Merdan Yanardağ gibi gazeteci, ekonomist, sanatçıların bulunduğu 38 kişi hakkındaki dava yine ertelendi. Bu davada üç yıldır karar alınmamış olması, o günleri kat kat aşan dolar kuru nedeniyle sosyal medyada tepkilere neden oldu.

 

2021 ARALIK:

2021 yılının son ayı ifade ve basın özgürlüğü açısından önceki aylardan çok farklı olmadı. Geçen sonbaharda “kişilik hakları” gerekçesiyle internet içeriklerine yasaklamalar getiren düzenleme, ağırlaştırılan hükümler de eklenince, 2021 yılı boyunca en önemli ifade ve basın özgürlüğü sorunlarından birisi olarak ön plana çıktı.

2021’DE BASIN NASIL ÖZGÜR OLAMADI

 

HAPİSTEKİ GAZETECİLER:

 

Gazetecilik faaliyeti nedeniyle özgürlüğünden mahrum gazeteciler ile ilgili yargı süreçleri takibiyle hazırlanmakta olduğumuz

Özgürlük için Basın

(ÖiB) 2020 yılı Ocak ayı raporuna göre, 52’si hükümlü̈ ve 43’ü tutuklu olmak üzere 95 basın mensubu cezaevindeydi. Aralık 2020’de ise hapiste 43 hükümlü, 29 tutuklu olmak üzere toplam 72 basın mensubu bulunmaktaydı.

ÖİB ekibince açık kaynaklardan yapılan bilgi derlemesi itibariyle 2021 yılında Ocak sonu itibarıyla ise hapiste 42’si hükümlü ve 36’sı tutuklu olmak üzere toplam 68 gazeteci cezaevinde iken, Şubat ayında 44’ü hükümlü ve 38’i tutuklu olmak üzere toplam 82 gazeteci hapisteydi. Bu durum endişeleri arttırdı ancak sonrasında hapisteki gazeteci sayısında gerileme eğilimi ortaya çıktı. Mart ayı sonunda hükümlü 36, tutuklu 34 toplam 70, Nisan ayında 36’sı hükümlü ve 29’u tutuklu toplam 65, Mayıs ayında 37 hükümlü, 26 tutuklu olmak üzere 63 gazeteci, Haziran ayı sonunda ise cezaevlerinde 32 hükümlü ve 27 gözaltında olmak üzere toplam 59 gazeteci vardı. Temmuz ayı sonu itibarıyla hükümlü olarak 28, gözaltında veya tutuklu olarak 26 olmak üzere toplam 54 gazeteci halen cezaevindeydi. Ağustos ayı sonunda 27’si hükümlü olarak, 25’i gözaltında olarak toplam 52 medya çalışanı hapiste idi. Eylül ayı sonunda 27’si hükümlü ve 26’sı tutuklu olmak toplam 53 gazeteci hapisteydi. Kasım ayı sonu itibarıyla cezaevlerindeki basın mensubu sayısı 24 hükümlü ve 23 tutuklu olmak üzere 47 olarak tespit edildi.

Aralık ayı sonu itibarıyla hapiste 23 hükümlü ve 21’i tutuklu veya gözaltında olmak üzere 44 gazeteci bulunduğu kayda geçti.

 

2021 OCAK:

Medya kuruluşlarını hükümet kontrolündeki farklı mekanizmalar aracılığıyla cezalandırma politikası devam etti. Ticaret Bakanlığı, Evrensel’in 25. yaş kutlaması reklam filmine 20.953 lira idari para cezası verdi. Basın İlan Kurumu, BirGün’e, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in kendisiyle ilgili şikayeti üzerine iki gün resmi ilan kesme cezası verdi.

Anayasa’da halkın haber alma hakkı güvencesine yer verilmesine rağmen yolsuzluklar, usulsüzlükler gibi içerikli haberlere erişim engelleme kararları gün geçtikte çok katmanlı sansürlemeye dönüştü. Erişim engelleme kararlarıyla ilgili haberlere engelleme ve ardından bu engelleme kararlarıyla ilgili engelleme kararları alınması zinciri oluşmaya başladı. Haber engellemelerine “kişilik hakları ihlali” gerekçesi gösterilirken, kamuoyu bilgisine açık olması gerekli kamu ihalelerine ilişkin haberlerini de toplumsal hafızadan silmeye yönelik kararlar alınması dikkat çekti.

 

2021 ŞUBAT:

Son dönemde gözlendiği üzere haber ve içerik engelleme kararları ağırlıklı yer tuttu. Şubat’taki kararlarda “

milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması” gerekçesi ön plana çıktı. Bunun yanı sıra CHP’li milletvekilleri tarafından yapılan açıklamalar ve sosyal medya paylaşımlarının internet ortamında erişime engellenmesi kararları alınmaya başlandı. Bu durum sadece ifade özgürlüğü açısından değil “Yasama dokunulmazlığı” ve Türkiye’de muhalefet partilerinin asli görevi olan iktidara yönelik eleştirinin nasıl yapılacağı sorusunu tetikledi. Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın görevinden istifa sürecinin sorgulandığı sosyal medya kampanyası ve bu çerçevede CHP’lilerce yapılan açıklamaların haberlerine de erişim engelleme kararları alındı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak’ın, iktidarın uzay programına karşı sözleriyle ilgili haberlere yayın yasağı getirildi. Ayrıca CHP’li Sezgin Tanrıkulu’na yönelik tehdit ve hakaret içerikli paylaşımlar yaptığı haberleştirilen bir şahsın başvurusu üzerine bu haberlere erişim engeli kararı alınması da göze çarptı. Milletvekilini öldürebileceği yönünde mesaj paylaşan söz konusu şahıs hakkında ise hiçbir işlem henüz yapılmadı.

TMMOB Mimarlar Odası talebiyle, AKP’li Üsküdar Belediyesi aleyhine verilmiş kentsel dönüşüm planı iptaliyle ilgili habere engel getirildi.

İstanbul Anadolu 8. Sulh Ceza Hakimliği bu haber yanı sıra TMMOB

 

Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin internet sitesini de erişime engelleyerek, bir başka mahkemece alınmış yargı kararından halkın haberdar olmasını da önledi. Yargı eliyle bir yargı kararı kamuoyundan gizlenmiş oldu.

Uluslararası hak savunucusu örgütleri, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın basın kartı olmadığı gerekçesiyle gazeteci olmadığı iddiası mahkemece kabul edilmiş olan Ayşegül Doğan gibi medya mensuplarına hapis cezaları verilmemesi için Türkiye’ye çağrılarda bulundu.

Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin gazeteci Beyza Kural’ın hak ihlaline uğradığı yönündeki kararında, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın “basın kartı yoktur” yazısına rağmen “gazeteci” değerlendirmesi meslek örgütlerini sevindirdi. Anayasa Mahkemesi’nin gazetecilik mesleğiyle ilgili devlet/hükümet mekanizmasıyla ilgili kart sahipliğini değil gazetecilik yapılmasını dikkate alması olumlu bulundu. Ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın AA’nın “faaliyet” ve “örgütlenme ve insan kaynakları yönetimi” üzerindeki denetim yetkisini Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmesi gazeteci örgütlerince AA’nın özerk statüsünü hatırlatan önemli bir gelişme olarak değerlendirildi.

 

2021 MART:

İnternet üzerinden yayınlanan haber ve yorumlara erişim engellemeleri arttı. CHP’nin

 

resmi Twitter

 

hesabında yer alan Hazine ve Maliye Eski Bakanı

 

Berat Albayrak

 

ile Merkez Bankası’nın dolar rezervi ile ilgili paylaşımlarına erişim kısıtlandı. Böylece muhalefet partileri ve temsilcilerinin açıklamalarına yönelik müdahale iyice belirginleşti. Ana muhalefet partisi CHP’nin bu konuyla ilgili siyasi kampanya yapabilmesi, bağımsız milletvekili Ahmet Şık gibi isimlerin yolsuzluklara ilişkin paylaşımlarına ve İfade Özgürlüğü Derneği’nin erişim engelleme kararları takibi çerçevesinde yaptığı açıklamalarına erişim engellendi.

Basın özgürlüğü bağlamında gazeteci yargılamaları Özgürlük için Basın (ÖiB) raporlarımızda aylık olarak kayda geçtiği üzere Mart ayında da hız kesmedi. OdaTV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız’ın “yasak ve gizli bilgileri açıklamak” ile “yasak ve gizli bilgileri temin etmek” suçlarından ve TELE1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel’in “yasak ve gizli bilgileri temin etmek” suçundan cezalandırılmalarına karar verildi. Son tahliyeler ve listelerde yapılan güncelleme sonrasında, Mart ayı sonu itibarıyla hapisteki gazeteci sayısı tekrar 70’e geriledi. Buna göre Mart ayı sonunda cezaevlerinde hükümlü olarak 36 ve tutuklu olarak 34 olmak üzere 70 gazeteci bulunmaktadır.

Hem basın özgürlüğü hem de ifade özgürlüğü açısından “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlaması sorun olmayı sürdürdü. Sendika.org yayın kurulu üyesi ve editörü Ali Ergin Demirhan ve oyuncu Aydan Canbula hakkında ceza kararları alındı.

 

2021 NİSAN:

Basın ve ifade özgürlüğü bağlamındaki en tartışılan hamle ise ayın sonunda Emniyet Genel Müdürlüğü’nün kamusal alanda “özel hayatı koruma” gerekçesiyle polis memurlarının görevlerini yaparken görüntü ve ses kaydı alınmasını engellemeyi amaçlayan genelgesi oldu. Emniyet Genel Müdürü (EGM) Mehmet Aktaş imzalı, 27 Nisan tarihli bu genelgeyle birlikte, cereyan eden olaylarda şiddet uygulanması halinde bu durumun nasıl haberleştirileceği sorunu gündeme taşındı.

 

Anadolu Ajansı

’nın 6 Nisan’da 100’üncü yılı için hazırlanan 100 Yıllık Türkiye kitabı kapağında İsmet İnönü ve Bülent Ecevit gibi siyasi aktörlerin fotoğrafına yer verilmemesi ise eleştirildi.

 

2021 MAYIS:

EGM’nin 27 Nisan tarihli genelgesiyle kamusal alanda görüntü alma yasağı uygulanması gündemdeydi. Bu durum kamuoyunda itirazlara yol açmasına rağmen sahada polis memurlarınca basın ve medyaya dönük engellemeler ve müdahalelerin sertleştiği gözlendi. Yol TV muhabiri Özge Uyanık ile Artı TV muhabiri Sultan Eylem Keleş, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü takibinde fiziki müdahaleye maruz kaldı. Bunun yanı sıra basın mensuplarına yönelik müdahaleler ve haklarında yeni yargı süreçleri devam etti. Osmaniye’de yerel gazeteci Hasan Tolga Balcılar, Osmaniye Belediyesi’nin ihalelerinde usulsüzlük yapıldığına ilişkin haberinin ardından evine yapılan operasyonla gözaltına alınmak istendi.

 

Haber Global

’de yayınlanan “Kontra” adlı spor programı yorumcuları Uğur Karakullukçu ve Candaş Tolga Işık, Galatasaray’ı eleştirdikleri yayın ardından üç kişinin saldırısına uğradı. İsrail ve Filistin arasında yaşanan çatışma sırasında İstanbul merkezli Musevi toplumu gazetesi Şalom’un sitesi, kendilerini “İBDA-Siber Cephesi” olarak tanımlayan bir grup tarafından bir süre erişilemez hale getirildi. Mayıs ayı sonu itibarıyla hapisteki gazeteci sayısında gerileme olmakla birlikte çok sayıda davada sonbahar dönemine erteleme yapılması ve yeni soruşturmalar açıldığı da görüldü.

MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter’in, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıkladığı 100 maddelik Anayasa taslağının tartışıldığı yayın sonrası HaberTürk TV’de programcı Ebru Baki’yi hedef alması ve kanal yönetimince atılan adımlar tartışma yarattı. Yönter’in suçlamaları üzerine Baki lehine açıklamalar yaptığı için HaberTürk Ankara Temsilcisi Bülent Aydemir’in işine son verildi. HaberTürk Genel Yayın Yönetmeni Kürşad Oğuz’un istifası ise, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir’in

Aydemir’i hedef alan yazılı açıklamasının hemen sonrasında gerçekleşti.

Bu arada Mayıs ayında Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın basın kartı yönetmeliğinde değişikliği üzerine basın meslek örgütlerince ortak tavır alınması ise olumlu gelişme olarak yorumlandı. Gazeteciler Cemiyeti, Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Diplomasi Muhabirleri Derneği, DİSK Basın-İş Sendikası, İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın aralarında bulunduğu Medya Dayanışma Grubu, yönetmelik değişikliğini basın özgürlüğüne “darbe” olarak nitelendirdi. Meslek örgütleri, İletişim Başkanlığı’nın Danıştay’ın 14 Aralık 2018 tarihli Basın Kartı Yönetmeliği’ne ilişkin eleştirel kararına rağmen hukuki kriterleri yok sayarak değişiklik yaptığını bildirdi.

 

2021 HAZİRAN:

İletişim Başkanlığı’nın basın kartı düzenlemesi gibi basın özgürlüğünü kısıtlayıcı kimi düzenlemelerine karşı meslek örgütleri birlikte hareket etme kararına vardı. Bu atmosferde Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 27 Nisan tarihli genelgesiyle kamusal alandaki toplumsal eylemlerde, protestolarda, yürüyüşlerde, basın açıklamalarında polis müdahalesine maruz kalan gazeteciler seslerini birlikte yükseltmeye başladı. Medya Dayanışma Grubu adı altında basın özgürlüğüne aykırı mevzuat üzerine hukuki çalışmalar yürütmeye devam eden Gazeteciler Cemiyeti, TGS, ÇGD, DİSK Basın-İş Sendikası, Basın Konseyi gibi meslek örgütleri, 29 Haziran’da İstanbul, Ankara ve İzmir’de gazetecilere yönelik muameleyi ve şiddeti protesto etti. Bu yaşananlar, gazetecilik mesleğinde yeniden “örgütlülük” ve “dayanışma” kavramlarını gündeme getiren a olumlu gelişmeler olarak da not edildi.

Doğan Medya Grubu çatısı altındaki medya kuruluşlarını Demirören Medya Grubu’na devreden Aydın Doğan’a baskı uygulandığı konusu yıllar sonra yeniden kamuoyu gündemine geldi. Bu satışın Demirören grubuna Ziraat Bankası’ndan sağlanan 750 milyon dolarlık krediyle gerçekleşmiş olması ve geri ödenmemesi iddiası tartışmaları yeniden başlattı. TBMM’de muhalefet vekillerinin soruları üzerine Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar, “Bankamız bu firmaya da bütün müşterilerinde olduğu gibi bankacılık usul ve esaslarının gerektirdiği çerçevede muamele etmektedir” açıklaması yaptı.

Haziran ayında hukuk dışı uygulamaları haberleştiren kimi gazeteciler üzerindeki baskılar devam etti. 16 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismar olayını haberleştiren Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve Bitlis News Genel Yayın Yönetmeni Sinan Aygül, Tatvan’da kısa süreyle tutuklandı. Aygül, Bitlis Tatvan Açık Cezaevi’ne konulduktan sonra denetimli serbestlik şartıyla salıverildi. Gazeteci Baransel Ağca hakkında Erzurum’da şüpheli şekilde hayatını kaybeden yerel TV muhabiri Yeldana Kaharman’ın otopsi raporunu paylaştığı için soruşturma açıldı. Samsun’da Yeniçağ Samsun muhabiri İbrahim Akkuş, yeni yapılan devlet hastanesindeki eksiklikleri yazdığı için inşaat çalışanlarınca darp edildiğini açıkladı, İHA muhabiri Mustafa Uslu, İyi Parti Grup Başkanvekili ve Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın Dilovası ilçesindeki çiftliğinde yıkım çalışmalarını takibi sırasında saldırıya uğradı. Türkkan ise, her zaman basın özgürlüğü savunucusu olduğunu belirterek, gazeteciye saldırılmış olmasından üzüntü duyduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun Mustafa Uslu’nun başına gelen bu olay için “takipçisi olma” tepkisi gösterirken, foto muhabiri Bülent Kılıç’a polislerin öldüresiye şiddet uygulaması için tepkisiz kaldı.

Basın mensupları aleyhine süren davalar adli tatil nedeniyle sonbahar aylarına ertelenirken, bu durum “medya üzerinde Demokles’in kılıcının tutulması” olarak yorumlandı. Haziran’da, basınla ilgili yeni soruşturma ve dava dosyaları da açılmaya devam etti. Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Murat Ağırel’in tutukluluk incelemesi sırasında savunma tarafına haber verilmemesini “kumpas” olarak nitelendirdiği gerekçesiyle Gazeteci Alican Uludağ hakkında dava açıldı.

Organize suç örgütü hükümlüsü Peker’in sosyal medya hesaplarına ve tüm paylaşımlarına çok sayıda engelleme kararları alındı. AKP İstanbul İl Kadın Kolları Başkan Yardımcısı ve Beykoz Belediye Başkan Yardımcısı Manolya Demirören Tekin’in Yıldırım Demirören’in yeğeni oluşu, İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı’nın (İHH) Suriye’deki faaliyetleri, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin patates dağıtımı ile ilgili pek çok haber içeriğine engellemeler getirildi.

 

2021 TEMMUZ:

Suruç saldırısında ölenleri anma amacıyla Kadıköy’de düzenlenen etkinlikte özellikle kadın gazetecileri hedef alan fiziki polis müdahalesi tepkiyle karşılandı. Ankara’da HDP’nin eylemini takibi sırasında Artı TV kameramanı Nazım Fayık da polis şiddetine maruz kaldı. Sivas’ta iki grup arasında yaşanan kavgayı görüntülemek isteyen gazeteciler, İstanbul’da AA muhabiri Ekrem Biçeroğlu, Berlin’de Artı TV sunucusu BirGün yazarı Erk Acarer, ile Diyarbakır’da iki grup arasında çıkan silahlı kavga haberini takip eden DHA kameramanı Nurettin Fidancan ile İHA muhabiri Sedat Irmak, Temmuz ayı içerisinde saldırıya uğrayan gazeteciler oldu.

Gazeteciler Cemiyeti, TGS, RSF, TGC, Basın Konseyi, DİSK Basın İş Sendikası’nın aralarında yer aldığı meslek örgütleri İçişleri Bakanı Soylu’nun Cumhuriyet’e bir milyon liralık manevi tazminat davası açmasına ve gazetecilere yönelik fiziki saldırılara yazılı açıklamalar ile tepki gösterdi. Gazeteciler Cemiyeti yaptığı yazılı açıklamayla, TGS ise altı ilde düzenlediği eş zamanlı basın açıklamalarıyla Erdoğan imzalı yayımlanan Tasarruf Tedbirleri Genelgesi’nde özellikle “Kamu kurum ve kuruluşlarının basını izleme ile ilgili birimleri ve kütüphane dokümantasyon merkezleri hariç hiçbir şekilde günlük gazete alımı yapılmayacak” gibi yerel medyaya ekonomik zarar verecek düzenlemelerden vazgeçilmesi konusunda çağrıda bulundu.

Bu dönemde gazetecileri hedef alan yargılamalar da devam etti. Evrensel haber müdürü Cem Şimşek’e

“Alman karikatüristler Erdoğan’ı fena çizdi” haberi nedeniyle “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasıyla 11 ay 20 gün hapis cezası verildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Diyarbakır’da 2015’te Nevruz kutlamalarında çekilmiş bir fotoğrafı sosyal medyada paylaşan gazeteci Melis Alphan’ın ilgili davada verilen beraat kararına itiraz etti. Şarköy Haber’in sahibi ve DHA Muhabiri Nuri Çağlar hakkında bir ay süreyle kaymakamlıkla ilgili her türlü haber takibinden uzaklaştırma cezası verilmesi dikkat çekti.

 

RTÜK

ile ilgili gelişmelerde ise, iktidara uzak medya kuruluşlarına yönelik cezalandırma kararları ağırlık taşıdı. Ancak AKP ve MHP oy çokluğuyla RTÜK’ün Sözcü grubuna ait SRT Sivas kanalı logosuyla ilgili SZC şeklinde değişiklik yapılışını reddedişine, yargı kararıyla “dur” denildi. Bu arada görev süresi sona eren isimler yerine AKP kontenjanından Mehmet Daniş ve Orhan Karataş ile MHP kontenjanından Deniz Güçer, RTÜK üyeliklerine seçildi. Bu seçimde TBMM Başkanlığı’nın İyi Parti’ye kontenjan tanımaması eleştirildi.

2021 AĞUSTOS:

Orman yangınlarıyla ilgili habercilik iktidar temsilcilerince hedef tahtasına konulduğu günlerde, Kızılçam ormanları önemli ölçüde yangın ile yok olan Marmaris-İçmeler ’de yapılan Halk TV’nin canlı yayını, beş kişilik bir grubun saldırısına maruz kaldı. Manavgat’ta orman yangınıyla ilgili eksik ve yanlış haber verildiği gerekçesiyle iktidara yakın Ülke TV’nin ekibiyle sözlü tartışma yaşayan CHP’li vekil ise, iktidar temsilcileri ve RTÜK Başkanı Şahin tarafından televizyon ekibine saldırmakla suçlandı.

 

RTÜK

’e AKP kontenjanından seçilmiş Kurul Başkanı Ebubekir Şahin

, televizyon yöneticilerine yayınlarda otosansür isteyen, aksi halde cezalandırma yapılacağı yönünde uyarıda bulunduğu mektubuyla gündeme geldi ardından orman yangınlarıyla ilgili habercilik yapan medya kuruluşlarını hedef alarak, “söndürülmüş değil yanan alanlar gösteriliyor” yönünde açıklama yaptı. RTÜK’ün bu önemli gelişmeleri sansür talebinde bulunması tepkiyle karşılanırken RTÜK, canlı yayın sırasında muhabir Gülşah İnce’nin ormanları ve oradaki yaşamı yok eden alevler için “kabus” ifadesini kullandığını gerekçesiyle Fox TV’ye ve benzer şekilde orman yangınlarını kamuoyuna aktarmaya devam eden kanallara para cezaları kesti. KRT, TELE 1, HaberTürk, HalkTV ve TR35 kanalları bu cezalara uğradılar. RTÜK üyesi İlhan Taşçı, bu cezalar için AKP ve MHP’li üyelerce oy çokluğuyla karar alınan Üst Kurul toplantısına Şahin’in kanal yöneticilerine telefon ile haberleri sansürleme yönünde baskı yaptığı yönündeki açıklaması nedeniyle alınmadı. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin de, RTÜK’ün orman yangınlarıyla ilgili süreçte izlediği politikayı ve cezalandırma kararlarını “kabul edilemez bir sansür girişimi” olarak değerlendirdi.

Adli tatil olmasına rağmen gazetecilere yönelik yargılamalar ve haber içeriklerine erişim engelleme kararları da Ağustos ayında da sürdü. Van Muradiye Asliye Ceza Mahkemesi, JinNews muhabiri Hikmet Tunç hakkında Muradiye Belediyesi’ne kayyım atanan o dönemki Kaymakam Harun Yücel’e hakaret ettiği suçlamasıyla sekiz ay 22 gün hapis cezasına çarptırıldı. Bu karar ile birlikte 24 Ekim 2019 tarihinde yürürlüğe konulan “basit yargılama usulü” ile ilk kez bir gazeteci için mahkemece ifadesi alınmaksızın karar aşamasına geçilmesinin uygulandığı açıklandı.

Basın meslek örgütleri tarafından “Kim gazeteci, kim değil?” sorusuna örgütlerce karar verilmesi yıllardır istenirken, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın basın kartı inisiyatifini sübjektif kullanımına bir örnek olay daha eklendi. İletişim Başkanlığı, Bianet Proje Danışmanı Nadire Mater’in üç yıldan fazladır yenilenmeyen “sürekli basın kartı” için Danıştay’da açtığı davada “gazetecilik yapmak için basın kartı gerekmediği” iddiasında bulundu. Başkanlık, Mater’in basın kartını “kendisine tebliğ etmeden” iptal etmesine gerekçe olarak Özgür Gündem’e destek verişi yüzünden hapis cezası almasını gösterdi.

Ağustos’ta ayrıca Kırım Haber Ajansı (QHA)

Türkiye Ofisi Müdürü Aydın Taş’ın Ankara’daki büroda ölü bulunması ise gazeteci meslektaşları ve örgütlerce şüpheli bir olay olarak değerlendirilerek, ilgili makamlarca olayın aydınlatılması talep edildi.

 

2021 EYLÜL:

Sansür uygulamalarına dönüşen erişim engelleme kararları ile siyasi gelişmeler ve yolsuzluk iddialarıyla ilgili haberlere erişim yasakları sürdü. RTÜK’ün iktidarı eleştiren televizyon kanallarına yönelik ceza yaptırımları gündemdeydi. AKP ve MHP kontenjanından seçilmiş RTÜK üyeleri, özellikle Fox TV, TELE1, KRTTV ve Halk TV aleyhine oy çokluğuyla para ve idari yaptırım cezaları kararları aldı.

 

2021 EKİM:

31 Mart 2019 yerel seçimleriyle CHP yönetimine geçen İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) AKP dönemindeki harcamalarıyla, ihaleleri ve kamu binalarını kiralamadaki usulsüzlük ve yolsuzluk iddiaları da Ekim ayında gündemdeydi, ancak bu iddialara ilişkin her türlü bilgi ve belge içerikli haberlere ise “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle sulh ceza hakimliklerince erişim engellemeleri getirildi. Sadece İBB’yle ilgili haberler değil, diğer kamu ihaleleriyle ilgili iddiaları aktaran haberler ile Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci İnci’nin kendi üniversite öğrencilerini aleyhindeki protestolara katıldıkları için polise şikayet etmesine ilişkin haberler de engellendi.

Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı aracılığıyla MİT Tırları davasına Can Dündar aleyhinde müdahil olduğu görüldü.

 

2021 KASIM:

ayındaAlmanya’nın talebi doğrultusunda serbest bırakılması sonrasında Berlin’e dönüş yapmış olan ve son olarak PEN Almanya Başkanı seçilen Die Welt muhabiri Deniz Yücel’in yurt dışından ifadesine başvurma gerekçeli dava erteleme süreçleri Kasım ayında da devam etti. Şair ve yazar Yılmaz Odabaşı “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla 11 ay 20 gün hapis cezasına mahkum edildi ve cezası ertelenmedi. Hatay’da Suruç saldırısında yaşamını yitiren Okan Pirinç için 2015 yılında CHP’li vekil Serkan Topal’ın da katıldığı anma törenindeki haber takibi yapan Sovtna gazetesi sahibi Ali Arslan Dadük hakkında ve gazeteci

Can Bedros Çapar hapis cezasına çarptırıldı.

Gazeteciler aleyhine yürütülen yargılamalar sürerken Ankara’da

“kamu görevlisine direnme” suçlaması yöneltilen gazeteci Sibel Hürtaş aleyhindeki davanın gerekçesi, başsavcılık iddianamesinde, “tek başına üç polisi darp ettiği” şeklinde yer aldı.

Bu arada Basın İlan Kurumu (BİK), Yeni Akit’in yayımladığı Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk aleyhindeki “Olmasaydı olurduk” ilanı için “ceza verilmesine mahal olmadığı” kararı vererek bunu “basın özgürlüğü” kapsamında değerlendirdi. BİK’in, Cumhuriyet, Birgün, Evrensel başta olmak üzere ulusal ve yerel boyutta hükümet yanlısı yayın politikası izlemeyen gazetelere yönelik yaptırımları ise devam etti.

Ülke genelinde sulh ceza hakimlikleri kararlarıyla yolsuzluk, usulsüzlük, liyakatsizlik gibi pek çok iddianın yer aldığı haberlere erişim engellemeleri getirildi, bu talepler hükümete yakın diye bilinen Ensar, İlim Yayma, TÜGVA, TÜRGEV gibi vakıflar ve dernekler tarafından mahkemelere ulaştırıldı.

Kasım ayında basın özgürlüğü açısından sevindirici gelişmeler de gündemdeydi. Danıştay 10. Dairesi, kamuya açık alandaki olaylarda görüntü yasağı başlatan Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 27 Nisan tarihli genelgesini, Anayasa’ya ve temel hak ve hürriyetler kapsamındaki “haberleşme hürriyeti”ne aykırı bularak yürütmesini durdurdu. Ankara Bölge Mahkemesi de, yazar Mustafa Sönmez’in 32 yıllık “sürekli basın kartının” yenilenmemesi nedeniyle Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı aleyhine verilen kararı onadı. İletişim Başkanlığı’nın basın mensubuna kazanılmış hakkını teslim etmesi gerektiğine hükmedildi.

 

2021 ARALIK:

Gazeteciler Cemiyeti’nin Özgürlük için Basın (ÖiB) projesi kapsamında yürüttüğü raporlama çalışmasında, diğer aylarda olduğu gibi iktidar mensupları veya iktidara yakın kesimler, kuruluşlarla ilgili yolsuzluk, usulsüzlük gibi farklı içeriklerdeki haberlere erişim engelleme kararlarına yoğun biçimde yer verildi. Aralık ayında erişim engeli getirilen haberlerden biri de, “

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin AKP yönetimi zamanında, kurucuları arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın bulunduğu Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) ve benzeri şekilde iktidara yakın vakıflar ile derneklere yapılan tarihi bina tahsisleriyle” ilgiliydi. Benzer şekilde,

2019 yılında Erdoğan’ın atadığı Kastamonu Üniversitesi Rektörü Ahmet Hamdi Topal’ın üniversite yönetiminde yakınlarını ve arkadaşlarını görevlendirmesiyle ilgili haberler için de erişim engelleme kararları alındı. Bu kararları akademik ve hukuki boyutlarıyla raporlama çalışması yürüten İfade Özgürlüğü Derneği’nin web sitesindeki bilgilerin de kamuoyu hafızasından silinmesi için alınan kararlar izledi. İktidara yakın çizgideki Antalya İlim ve Kültür Derneği’nin (Alimder) Kepez’deki yurdunda aşçı olarak çalışan İhsan Güney’in, üniversite öğrencisi 18 yaşındaki Mehmet Sami Tuğrul’un başını keserek katletmesine ilişkin haberlere de yayın yasağı kararı getirildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın basın toplantısı sırasında

AA, DHA, A Haber

ve CNN Türk’ten muhabirlere, Cumhurbaşkanına yöneltecekleri soruların ise önceden yazılı verildiği gündemdeydi. BirGün yazarı Enver Aysever, JinNews Editörü Gülşen Koçuk ve KHK ile kapatılan TV10’un kameramanı Kemal Demir hakkında hapis cezalarına hükmedildi.

Ayrıca Cumhuriyet’te çalışanlar ile vakıf yönetimi arasındaki anlaşmazlık kaynaklı sıkıntılar büyüdü. Aykut Küçükkaya, Genel Yayın Yönetmeni görevinden alınması sonrasında gazeteden istifa etti.Habertürk Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya’nın ise Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ile röportajı öncesinde ses sorununu çözmeye çalışan İHA kameramanı Ahmet Demir’i tokatlaması meslek örgütlerince tepkiyle karşılandı. Gazeteciler Cemiyeti’nin de üyelikten ihracını gündeme aldığı Sarıkaya, Ciner Medya Grubu’nda diğer görevlerini sürdürürken sadece temsilcilik görevinden alındı.

 

RTÜK

ile ilgili gelişmeler bağlamında,

2021 yılı içerisinde hükümete yakın TV kanallarına yönelik çok sınırlı bir cezai yaptırımlarım uygularken, gazetecilik çerçevesince sorgulayıcı yayın kuruluşları Halk TV’ye 23, Tele 1’e 21, Fox TV’ye 15, KRT’ye sekiz ve Habertürk’e dört olmak üzere toplamda 71 ceza kesti ve bu cezalar ile kanallardan toplam 21 milyon 500 bin Türk Lirası tahsil ettiği açıklandı.

Olumlu gelişme niteliğinde Gazeteciler Cemiyeti’nin de hukuku mücadele yürüttüğü Emniyet Genel Müdürlüğü’nün (EGM) toplumsal olaylardaki görüntü yasağı genelgesine karşı İçişleri Bakanlığı ve EGM’nin itirazlarına karşın Danıştay anayasaya aykırılık kararını korudu. Danıştay, basın kartları yönetmeliğiyle ilgili de Cemiyet ile birlikte diğer meslek örgütleri başvurusu lehine yürütmeyi durdurma kararı aldı.

İHLALLER AVRUPA’NIN GÜNDEMİNDE

 

2021 OCAK:

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Gezi Parkı olayları nedeniyle Kavala’nın da aralarında bulunduğu sivil toplum temsilcileri hakkında verdiği beraat kararları İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi’nce bozuldu. Daire, Kavala gibi Gezi Parkı olayları nedeniyle suçlanan isimler aleyhine cezai hüküm kurulmasını istedi. Ayrıca Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın ve Yönetim Kurulu’nun 10 üyesi hakkında “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçlamasıyla dava açıldı.

2021 ŞUBAT, MART, NİSAN: Sosyal medyaya yönelik engelleme kararlarıyla Türkiye genelinde Covid-19 salgını gerekçesiyle her türlü toplumsal etkinliklere yasaklamalar getirilmesi gündemdeydi. Bu kapsamda aylarca barolar gibi meslek örgütleri ile pek çok sivil toplum kuruluşları açısından yeni yönetim kurullarını oluşturmak amacıyla demokratik seçimler yapabilmeleri de engellendi.

 

2021 MAYIS:

Muhalefet partileri tarafından iktidarı eleştirme ve sorgulama görevlerini kullanırken Türkiye’de son dönem yaşanan engellemelere yenileri eklendi. Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Merkez Bankası’nın son dönemde eritilen rezerviyle ilgili “128 milyar dolar nerede?” sorusunu içeren afişleri ve panolardaki ilanları Bursa’nın Mudanya ilçesinde “Cumhurbaşkanı’na hakaret” edildiği iddiasıyla soruşturma konusu yapıldı. Bursa’nın ardından Kırşehir, Konya, İstanbul’un ilçelerinde CHP yöneticileri aleyhine açılan soruşturmalar yoluyla CHP’nin kampanyasına müdahaleler sürdü. Bu durum sosyal medyada aynı soruyu gündemde tutan yaygın kampanyalara yol açtı. CHP bu engellemeler karşısında Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunacağını açıkladı.

Halkın Kurtuluş Partisi’nin (HKP), Erdoğan’ın yüksek öğretim diplomasıyla ilgili iddiaları gündeme getirdiği “Soru Bir: Diploma Nerede” afişleri de soruşturma konusu yapıldı.

CUMHURBAŞKANINA HAKARET DAVALARI

Türk Ceza Kanunu’ndaki (TCK) “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasına dayanan adli işlemlerdeki artış, siyasetçiler, sanatçılar gibi kamuoyu önündekiler yanında, sıradan vatandaşın ifade özgürlüğüne de tehdit oluşturmayı sürdürdü. Gençlik ve Spor Bakanlığı, devlet yurtlarında barınacak öğrenciler için “Cumhurbaşkanı’na hakaret etme suçunu işlememiş olma” ön şartı getirdi. Adalet Bakanlığı verilerine göre; 2014-2019 yılları arasında ise, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçu kapsamında 128 bin 872 kişiye soruşturma açıldı. Bu soruşturmalardan 27 bin 717’si hakkında kamu davası açılmasına karar verildi. Toplam 903 çocuğun yargılandığı davalarda dokuz bin 556 kişi içinse mahkumiyet kararları verildi. Bu süreçte açılan soruşturmaların önemli bölümünü, sosyal medya hesapları üzerinden yapılan paylaşımlar oluşturdu.

Sanatçı Genco Erkal, 2016’dan bugüne bazı sosyal medya paylaşımları gerekçesiyle “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasıyla savcılığa ifadeye çağrıldı. Benzer suçlamalar nedeniyle sanatçılar Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’in yerel mahkemede beraat etmesine Erdoğan’ın avukatlarının itiraz edişi de dikkat çekti.

Son olarak Pinterest’in de Türkiye’ye temsilci atama kararı almasıyla günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılarının tümünün iktidarca yapılan sosyal medya düzenlemesini uygulama kararı aldığı duyuruldu.

 

2021 HAZİRAN:

Oyuncu Ezgi Mola hakkında tecavüz şüphelisi Musa Orhan’a hakaret ettiği iddiasıyla açılan dava sanatçılar ve kadın hak örgütlerince tepkiyle karşılandı. Takma adı “Şehinşah” olan rap müzik şarkıcısı Ufuk Yıkılmaz, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla gözaltına alındıktan sonra serbest bırakıldı. Oyuncu Levent Üzümcü, üç yıl önce Twitter’daki bir paylaşımıyla ilgili “dolar kurunu yükselttiği” şikayeti yapıldığı için ifadeye çağrıldı. Sadece sanatçılar veya toplumsal muhalefet kesimleriyle ilgili değil, muhalefet partilerini hedef alan ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı hamleler de devam etti. CHP İstanbul Avcılar İlçe Başkanı Erdal Nas hakkında “128 Milyar Dolar Nerede?” pankartı gerekçesiyle “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasıyla soruşturma başlatıldı. Bunun yanı sıra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Peker’den ayda 10 bin dolar alan siyasetçi var” açıklaması nedeniyle muhalefet partilerince yürütülen “10 bin dolar alan siyasetçi kim?” sorunu ve kampanyası da engellenmeye çalışıldı.

Türkiye’de güvenlik güçlerinin olaylarda aşırı güç kullandıkları tartışması sürerken, İzmir İl Emniyet Müdürlüğü’nde görevli 27 yıllık polis memuru Çağatay Atasay’ın, “kanunsuz emir uygulanmamalı” görüşünü dile getirdiği gerekçesiyle görevinden uzaklaştırılması dikkat çekti. Atasay, geçtiğimiz yıl Haziran’da çoklu baro düzenlemesine karşı yapılan eylem sırasında avukatlara aşırı güç kullanılmasına tepki gösterdiği sosyal medya mesajı nedeniyle disiplin suçu işlemiş kabul edildi.

2021 TEMMUZ: CHP Mezitli İlçe Başkanı Ahmet Serkan Tuncer, ifade daveti yapılmaksızın trafikte seyir halindeyken “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasıyla gözaltına alındı.

İstanbul, İzmir, Adana ve Ankara’da Cumhurbaşkanı Erdoğan imzasıyla Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine karşı basın açıklaması girişimleri yürüten kadınlara polis sert müdahalelerde bulundu. Terör örgütü IŞİD’in Suruç’ta gerçekleştirdiği saldırıda hayatını kaybedenleri anma etkinliklerinde de

çok sayıda vatandaş gözaltına alındı.

2021 AĞUSTOS:  Türkiye’nin orman yangınlarıyla ve sel felaketleriyle boğuştuğu günlerde basın özgürlüğü gibi ifade özgürlüğü de hedef tahtasındaydı. İktidar partisi ve hükümet, orman yangınları ile ilgili Türkiye’ye özellikle deniz veya göletlerden su alma özelliğine sahip söndürme uçakları gönderilmesi için başlatılan

“Help Turkey” paylaşımlarını hedef aldı. Sanatçılar başta olmak üzere, Türkiye’yi güçsüz göstermeye çalışanlar olduğu iddiasındaki iktidarın bu görüşü doğrultusunda

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, bu paylaşımlar için soruşturma başlattı.

2021 EYLÜL: H

aklarında beraat kararları verilmesine karşın Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan başta olmak üzere iktidarca hedef alınan Gezi Parkı eylemleriyle ilgili yeniden yargılamalar devam etti. Bu kapsamda İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, aralarında Can Dündar ve Mehmet Ali Alabora’nın da olduğu 16 kişi aleyhindeki “Gezi Davası” ile Gezi Parkı eylemlerine katıldıkları için Çarşı taraftar grubu üyesi 35 kişi aleyhindeki “Çarşı Davası” dosyalarını birleştirdi. Aynı davada oy çokluğuyla alınan kararla Osman Kavala’nın tutukluluğunun devamına hükmedilişi ise Türkiye ve dış dünyada tartışmaları tetikledi. Hakkında hala hüküm verilmemiş olmasına rağmen dört yıldır tutuklu yargılanan Kavala için Almanya, ABD, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda büyükelçilikleri ve diplomatik misyon temsilcilerinin ortak açıklaması gündemi belirledi. AİHM kararı uyarınca Kavala’nın serbest bırakılması çağrısı yapan elçiler için Erdoğan tarafından “persona non grata – istenmeyen kişi” işlemi yapılacağını duyurması tansiyonu yükseltti.

Türkiye’nin yabancı diplomatları sınır dışı edeceği tartışmalarının yaşandığı iki günlük gerilimde Kavala’nın durumu uluslararası arenaya da taşındı. Sonrasında ABD Büyükelçiliği’nin Viyana Sözleşmesi’ne uymayı teyit ettiğine ilişkin açıklaması ve bunun diğer elçiliklerce paylaşılması üzerine “elçiler krizi” sona erdi. Ancak Roma’daki G-20 Zirvesi toplantısında kimi liderler Kavala’nın serbest bırakılması gerektiği yönünde görüş açıkladılar. Osman Kavala’nın 26 Kasım’daki duruşmada yani Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nden önce serbest bırakılabileceği de iddia edildi.

Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV)

2015-2019 “Eleştiriyi Susturmak” başlıklı raporunda ise, ifade özgürlüğüne yönelik 2 bin 779 ihlal yaşandığı duyuruldu. Bu arada 2022 yılı AYM’nin gündeminde en az 25 bin hak ihlali iddialı bireysel başvuru dosyası bulunduğu ancak bunun mahkeme için büyük bir yük olduğu gündeme yansıdı. MHP Lideri Bahçeli ise, AYM’nin bireysel hak ihlalleri kararlarından duyduğu rahatsızlığı yineleyerek, yüksek mahkemeyi kapatma talebini tekrarladı.

Türkiye’nin basın ve ifade özgürlüğü alanındaki sorunlu başlığı olarak görülmekte olan “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasıyla yürütülen adli süreçlere ilişkin AİHM’nin aldığı karardikkat çekti. AİHM, Vedat Şorli’ye verilen hapis cezası kararını değerlendirmesinde bu suçlamanın Avrupa hukuk normlarıyla uyuşmadığına ve ifade özgürlüğü aleyhine olduğu yönünde karar verdi. Bu kararın emsal niteliğinde olduğu görüşü ağırlık kazandı.

 

2021 KASIM:

Türkiye’nin uluslararası ilişkilerini de etkileyecek nitelikteki en önemli dava, “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla Silivri Cezaevi’nde tutuklu Kavala’nın yargılandığı Gezi Davası’ydı. Kasım sonundaki duruşmada, Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verilmesi üzerine Aralık’ın ilk günlerinde Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Kavala için AİHM kararlarının uygulamaması nedeniyle 1963’te Konsey’in kurucu üyelerden Türkiye aleyhine yaptırım sürecini başlattı.

2021 ARALIK: Bireysel ifade özgürlüğü kapsamındaki sosyal medya mecralarında paylaşılan sokak röportajları da hedef alındı. Kendine Muhabir’denHasan Köksoy, Sade Vatandaş isimli YouTube kanalının sahibi Mehmet Koyuncu, İlave TV sahibi Arif Kocabıyık ve kameramanı Turan Kural, “kişisel verileri alenen yaydıkları” iddiasıyla gözaltına alındı. Sokak röportajlarıyla milyonlarca izleyiciye seslenen ve gazetecilik yaptıklarını belirten bu isimler, ev hapsi ve yurt dışı çıkış yasağı şartıyla serbest bırakıldı. Böylece sokağa çıkmaları, sokak röportajı yapmaları engellendi.

“Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasıyla her kesimden yurttaşlar aleyhine adli süreç de devam etti. CHP 26. Dönem İzmir Milletvekili Zeynep Altıok Akatlı hakkında açılan davada, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla 11 ay hapis cezasına karar verildi ancak hükmün açıklanması geriye bırakıldı. Zonguldak’ta Ereğli Kaymakamlığı’nın giriş katındaki Erdoğan’ın portresini yere atıp kırdığı için yurttaş A.Ç. tutuklandı. Konya’da yaşayan B.G. hakkında ise bir yıl iki ay 17 gün hapis cezası verildi. T24 yazarı Hasan Cemal hakkında da dava açıldı.

━ diğer haberler

Memurlar.net’e kayyum atandı!

Her gün milyonlarca kamu personelinin ziyaret ettiği memurlar.net isimli internet sitesine, iki ortak arasındaki anlaşmazlık ve şirket hesaplarıyla ilgili usulsüzlük iddiaları nedeniyle kayyum atandı. Ankara...

MEB’nı Özer’e Dersim’de öğrencilere ajanlaştırma baskıları soruldu

Munzur Üniversitesi’nde okuyan öğrenciler İnsan Hakları Derneği Dersim Şubesi’nde kolluk güçlerinin ajanlık dayatmalarına karşı basın açıklaması yaparak aşağılayıcı ve onur kırıcı uygulamaların sonlandırılmasını istediler. HDP Tunceli Milletvekili Alican Önlü konuyu Meclis gündemine taşıyarak, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer'e sordu.

Gazeteci Candemir’e Müzeyyen Senar davası:

"6-7 Eylül olaylarında Muzeyyen Senar vardı" diyen Gazeteci Oktay Candemir hakkında "Şahsın Aziz hatırasına hakaret" suçlamasıyla soruşturma başlatıldı. Candemir, soruşturma kapsamında emniyette ifade verdi.

10 Ekim’de katledilenler anıldı

Ankara Gar Katliamı’nda yaşamını yitiren 104 kişi için yapılan anmada, “İsyanımızı ve öfkemizi büyüterek burada olacağız” mesajı verildi.

6 yaşında ‘evlendirilen’ H.K.G.’nin ifadesi çıktı

6 yaşında 'evlendirilen'.' ifadesinde, "Çocukların evlenmesi normal sanıyordum; Wattpad'den tanıştığım bir abla, 'devlet seni korur' dedi, kaçtım" dediği ortaya çıktı. H.K.G evlendirildiği kişi ile ilgili de şunları söyledi: "Kadir İstekli, evlendiğimizi söyledi, 'bu oyun kimseye söylenmez' dedi"