21.1 C
Ankara

Irak yerin davulu koygun öter

Paylaş:

Hayatımızın tam ortasında, dizginsiz bir zulmün yanında, dizginsiz inkârlar, yalanlar fırtınası var…

Hep böyle benzerleri seyredip seyredip, şaşılacak şekilde sonunda isyan etmeyen de bir toplum var.

İnsanlık hakikatini ve adaleti nihayet kazandığımız, bir dengeye vardığımızı görmek için daha ne olmasına, kaç bin seneye ihtiyacımız var?

Şunu bilmeyiz ki;

Adalette tabiat gibidir, hiç bir şeyi ayırt etmez. Bu gün değil belki ama yarın, mutlaka bozulan terazide bozanı da tartar. Çünkü doğasında; er ya da geç hiç kimseyi ayırt etmeden hareket etmek var.

İşte kim; bozdukları tabiat gibi, bozdukları adaleti düzeltmezse, sonunda onun kurbanı olur…

Susmak mı? Hayır, 6 yaşında bir çocuğun, imam nikâhıyla 29 yaşında biriyle evlendirilmesi karşısında kimse “olağan hadise” “sıkıntı yok” deyip geçemez. Ki bu, buz dağının görünen yüzü, arkasında kim bilir neler var.

Karşılıklı birbirini zehirleyen kişilerden hangisi daha fazla yalan söylüyor, ötekini daha fazla; inkâra, yalana sevk ediyor acaba? Demeden, sorgulamadan, geleni-gideni-olanı kabul kültürüyle dönüştüğümüz şey; senden olmayana susmak, görmezden gelmek, ötekileştirme tuzağıyla normal ve sağlıklı hayata karşı beslediği kinden dolayı can çekişen bir toplum.

Oysa içinde bulunduğumuz sefalet; ne toprağın cimriliğinden ne de emeksizlikten, bu sefalet muktedirlerin adaletsizliğinden ve insanların bu adaletsizliğe susmalarından ileri geliyor.

Sonuç: çürümüş, iskeleti yıkılmaya yüz tutmuş topluma dönüştürüyor.

İşte bu yüzden hayatımız; gümbürtülerle, çatırtılarla sarsılıyor ve bu sarsıntı her an vahimleşiyor.

Unutmayın, ırak yerin davulu koygun öter.

Dizginsiz inkârlar, yalanlar fırtınası estirenlerin uzağımızda olup bitenler hakkında her zaman bildiğimizi sandığımız gibi olmadığını, bize duyurdukları gibi olmayabileceğini anlamamız için daha ne olması gerekiyor?

Gerçeğin peşinde kamuoyu hakkı için mücadele veren basın emekçilerinin karşında değil, yanında durmak için ne bekleniyor?

Sıkıntılardan, acılardan sonra gelecek güzel günlerin, daha güzel olacağına inanıyorsak, ilk düzeltmemiz gereken “adalet” tir.

Eğer yarın emeğe saygı gösterilirse, servet adilce dağıtılmaya başlanırsa bir denge sağlanacaktır.

Bunun için de; artık korkunun esaretinde susmak değil, 6 yaşında bir çocuğun/çocukların sesi olup konuşmak, koygun öten davulların değil, gerçeğin sesini duymak arkasından gitmek yetecektir.

Yazar hakkında:

Safiye Özşener kimdir: 1969 Van’ da doğdu. İlk okulu Adana’da, Orta ve Lise eğitimini Van’da tamamladı. Halen, İstanbul Üniversitesi’nde öğrenci. 1986-1989’da Adana’da Sabah’ta gazeteciliğe başladı. 1989-1990’da yine Adana’da Günaydın Gazetesi’nde çalıştı. 1990-1993’de Ankara, İlçe Belediyesinde Basın Danışmanlığı yaptı. 1993’de Kamu Kurumunda çalıştı. KESK/BES Sendikası İş yeri temsilciliği yaptı. Çeşitli dergi ve interaktif gazetelerde, makale ve köşe yazarı olarak mesleğe devam etti. Aynı zamanda “Şarap Rengi Bir Zaman” adlı şiir ve Diyalektiğin Kanatsız Kuşu adlı bir öykü kitabı bulunan Safiye Özşener, bir çocuk annesidir.

Safiye Özşener
Safiye Özşener
1969 Van’ da doğdu. İlk okulu Adana’da, Orta ve Lise eğitimini Van’da tamamladı. Halen, İstanbul Üniversitesi’nde öğrenci. 1986-1989’da Adana’da Sabah’ta gazeteciliğe başladı. 1989-1990’da yine Adana’da Günaydın Gazetesi’nde çalıştı. 1990-1993’de Ankara, İlçe Belediyesinde Basın Danışmanlığı yaptı. 1993’de Kamu Kurumunda çalıştı. KESK/BES Sendikası İş yeri temsilciliği yaptı. Çeşitli dergi ve interaktif gazetelerde, makale ve köşe yazarı olarak mesleğe devam etti. Aynı zamanda “Şarap Rengi Bir Zaman” adlı şiir ve Diyalektiğin Kanatsız Kuşu adlı bir öykü kitabı bulunan Safiye Özşener, bir çocuk annesidir.

━ bu yazardan

Gazoz kapağı

Ülkece öyle bir hale geldik ki, kendi yaptığı Labyrinthos’tan çıkamayan Daidalos gibiyiz. Verdik ya bir kere Sarı öküzü, vermelerin; “yetmez ama evet”, “anayasaya aykırı ama...

Never again (Bir daha asla)

Bireysel ve toplumsal acılar gece nöbetleri içinde boğuluyor, karanlık içinde oturmuş ışığı bekliyoruz. Ve fakat tam da burada tıkanıyoruz. Kimsenin; duymadığı, duysa kulak arkasına salladığı,...

Du bakali n’olcek hal-i pür melalinden çıkmak gerek

Memleketi temelinden sallayan bir ekonomik açmaz var ve 21 yıldır bu açmazın...

3 Aralık

3 Aralık Benim Doğum Günüm. 3 Aralık 2022’yi umutla bekliyorum.. Bu hafta biraz ben,...

İnsan umutsuzluktan umut üretir sevgili Mabet Ağacı…

Yoğun umutsuzluğun sarıp sarmaladığı zamanlardayız. Öyle ki, her yerde görmek mümkün tükenmişliği. Geçenlerde...

Allah’ın Askerleri

Çocuk işçiliği sorunu, geçmişten bugüne süregelen tüm dünyanın temel sorunlarından birisi. Her ne...

Kendi kör noktalarımızdan çıkıp, hatalarımızı görme zamanı

Ülkenin dinamik toplumuyla neden anlamlı bir iletişim kuramıyoruz? Neden herkes kendi yaptığını tek...

‘Kırk katır mı, kırk satır mı?’

Doğrudur. Politikada eğer ağzınızdan çıkanları hesap edemiyorsanız, çuvallamaya başlamışsınız demektir. Ve hele aydınlığa...

Öksüz oğlan misali, kendi göbeğini kendin keseceksin…

Ufukta seçim var, kış gelmiş kapıya, vatandaşın evinde ateş var. Ama memlekette...

Akılsız dostun iyiliğinden bile korkmalı…

“Bir toplum yıkılmaya yüz tutarken önce o toplumdaki adalet kurumu çöker. Bu,...

Çeşmede merkep var mı, yok mu? Mesele bu…

Kimsenin birbirine güvenmediği, herkesin umudu kestiği, hangi dalı tutsak elimizde kaldığı bir...

Yara derin, yara büyük, deldi geçti sızlıyor kemik…

Değişir sistemler, çöker saltanatlar, hükümetler de gider. Gider elbet, gider de ya peki;...

━ son bir haftada

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz